27 Aralık 2010 Pazartesi

bir zamanlar...

çook zamanlar önce.. bugün...

13 Aralık 2010 Pazartesi

dedi ki;


Başımla gönlümü edemedim eş;
Biri yüz yaşında, biri yirmi beş.
En sonunda sardı bacayı ateş;
Varlığım arada kaynadı gitti...

Başım dedi: Dinlen; gönlüm dedi: Koş!
Başım dedi: Durul; gönlüm dedi: Coş!
Başım yüreksizdi, gönlüm başıboş;
Varlığım arada kaynadı gitti..

15 Ekim 2010 Cuma

geç buldum tez kaybettim...

aklımı başımdan aldın istanbul.. güzel bir güne başlamıştım halbu ki..
sabah 08:00 elfiya ile güzel muhabbet eşliğinde kahvaltı..
09:00 evden çıkış. bankada ufak bi işim olması hasebiyle metrobüse kadar yürümek durumundayım. "hava yağışlı" diyeceğim şimdi siz zannedeceksiniz ki öyle çise falan.. değil arkadaşım.. bayaa bildiğin sağanak!
10:00 sularında bahçelievlerdeyim. ilk kez başörtümle girebildiğim sosyal bilimler enstitümde.. sağ olsun üç yıldır kapıdaki bıyıklı amca yardım ederdi içerideki işlerimi görmeme. zira saçma salak bir takım insanlar yüzünden bir kere bile başörtümüzle girememiştik enstitü kapısından. nasipte mezuniyet belgemi almak için girebilmek varmış.
11:30 civarı fatihteyim.. oralara yakınken bisav'a uğrayıp bir-iki kitap alıyorum. uzuuun bir alışveriş listem, aşırı kararsız bir bünyem var. tın tın epey bi mağaza dolaşıyorum. akerde bakınırken "afedersiniz hanımefendi mağazamız kapanıyor da..." uyarısıyla afallıyor ve saate bakıyorum. "nasıl yani saat daha 13:00" meğer cuma namazı vakti tükanları kapatıyolarmış. şaşırıyorum.. bayanların bayanlara hizmet verdiği bir mağaza cuma namazı süresince kapalı kalsın.. hayret! bana mağaza mı yok diyip dışarı çıkıyorum.. aman o da ne?! bana mağaza yok! neredeyse bütün dükkanlar kepenk indirmiş. biraz aylak aylak dolanıp eminönüne, eşarpçıma iniyorum. alışverişimi bitirip vapurla üsküdara geçiyorum.
saat 16 bilmem kaç... alışverişime kaldığım yerden devam edebilmek ümidiyle ümraniye otobüsüne binip çarşıya gidiyorum. buraya kadar herşey normal.. sanıyorum.. bir mağazadan daha alışveriş yapıp ikinci mağazaya giriyorum ki o da ne? poşetlerimden biri eksik.. ve ne talihtir ki.. içinde bir eşarbım ve MEZUNİYET BELGEMin olduğu çanta! sonrasını anlatmak bile istemiyorum. aldığım kitaplardan birinde mealen: acıyı ziktemek bile acı verir insana diyordu. 18:00... bindiğim ve binmediğim bir çok vapur.. bindiğim ve binmediğim bir çok otobüs arandı kayıp çantamı bulamak için. ne çok isterdim "nihayetinde bulundu" demeyi. espritüel emniyet mensuplarımızın yanında aldım soluğu.
resmi kayıtlara göre 19:39. kayıp tutanağı tutturdum bi halle.. doktoramı emniyetle bağlantılı bir konuda yapacağım sözü ve beni eve bırakma tekliflerine teşekkürlerimle ayrıldım karakoldan... aşk olsun istabul.. yordun beni..

10 Ekim 2010 Pazar

vira bismillah...

yazacak birşeyler beklemekle olmuyor anladım:) bir şekilde başlamalı.. başlamış olmalı.. gerisi gelir diye ümid ediyorum:) bugün başlamak için güzel bir tarih olabilir: 10/10/2010:) hoş buldum blog alemi.. vira bismillah...